31 Ekim 2009 Cumartesi
29 Ekim 2009 Perşembe
aşkgribi/aşkgaribi
"Her gönül bir tek sevgiliye muhtaçtır aslında ,
ne var ki kıblesi yanlıştır, bulduğunu sandığı şey gerçekte aradığı şey değildir ,
Kimisi bir gözleri ahuya zebun , kimisi bir güzel yüzlü güzele meftun , kimisi bir ceylan bakışlıya mecnundur , bazısı dünyaya kanmış, bazısı da hayal alemini gerçek sanmıştır, oysa her biri bir tek sevgili tarafından sınanmıştır!..."
25 Ekim 2009 Pazar
aptalkızaptaladam!
"... ve Külkedisi kaçarken, papucu ayağından fırladı.
Ertesi gün Prens ayağı bu papuca sığacak genç kızı aramaya koyuldu.
Ülkenin tüm kızları , Prens tarafından beğenilmek için,
ayaklarını daha ufak hale nasıl getireceklerinin çabasına giriştiler.
İşte o gün bu gündür kadınlar, ayaklarını, erkekler tarafından
belirlenmiş kalıplara sıkıştırmaya çalışır,
böyle yaparak erkeğin " Prensesi " olacağını düşler dururlar.
Zaman geçtikce topallamasının , kendini depresif hissetmesinin
sebeplerini sürekli kendi eksikliklerinde arayarak...
Ve papucun ne denli geçerli olduğunu hiç düşünmeden..
Erkekler ise ellerindeki "ayakkabıya" (veya düşlerindeki kalıba)
"ayağını"(kendini) sıkıştıracak kadını arar;
"ayağı sıkışmış" bir kadının ne denli gerçek,
ne kadar huzurlu, mutlu olup, mutlu edebileceğini düşünmeden...
Ve aslında birlikte yalınayak yaşayabilmenin
özgür keyfinden habersizce..."
24 Ekim 2009 Cumartesi
neolursandeğilneolursungel!
"Susuzlar alemde su ararlar, Fakat su da cihanda susuzları arar durur..
Bu yolda uğraş, çabala; Son nefese kadar bir an bile boş durma!
Olabilir ki son nefeste bir dem inayete erişirsin..
O inayetde seni sırdaş eder..
Topal olsan, sakat olsan bile, uyuklar gibi,
Hatta edepsizcesine de olsa ona doğru kımıldan, onu ara!
Hor musun? Zayıf mı?
Buna bakma da ey kadri yüce kişi,
Himmetine, gayretine bak..
Dudak kuruluğu, suyu haber verir..
Bu eziyet, bu susuzluk,
Muhakkak suya ulaşacağına delalet eder!..."
Hz. Mevlana
bendenrazıolhattat/busonçağrı!...
" Kapat gözlerini önce. Ve hadi aç şimdi kendi içine. değil mi ki, ''aslolan gözlerin kapalıyken yaşadıkların...'' Hala en güzel hikayeleri dünyalar bir araya gelse anlamayacaklara mı anlatmaktasın? Ve sen hala sağırlar ordusuna senfoniler mi çalmaktasın? Ne seni hazmedebilen ne de senin hazmedebildiğin bir alemde için sızlıyor, biliyorum. İçine bak, imkansız bir şey olmadıgını göreceksin. Kapat gözlerini gitsin. Ama aç kendi içine.."
NazanBekiroglu-MorMürekkep
Aşkbenimhakkım!
Hiç olmadığı kadar karanlık ve hiç olmadığı kadar yağmurlu bir gecede Yûsuf’u hatırlayan Züleyha çöle ve ırmağa baktı. Buhur yakma saati çoktan geçmişti tapınakların. Züleyha geçmiş zamanlara ve gelecek zamanlara baktı. Dudağının ucunda Duy dedi Züleyha duy beni ey gelecek zaman
duy beni yazılmış ve yazılacak olan bütün hikayelerin kadın kahramanları.
Bütün o yaşanmış ve yazılmış olan
bütün o yaşanmamış ve yazılmamış olan
hikâyelerin kadın kahramanları.
Kadınlar ve kızlar
dişil ve doğurgan
duygusal ve duyarlı olan.
Eril olmayan yani
fethetmeyi değil fethedilmeyi bekleyen kale daima.
Gecenin karanlık koynunda kapılarını açan kenten fazla
en fazla bir sandalı koynuna alan deniz.
Durağan
ve çaresiz
ve lekesiz
ve temiz tertemiz.
Adı tarihe geçmiş ve geçecek
dişil ve doğurgan
kadın ve kız olan yani ki
yani ki bütün hikâyelerin baş kahramanı olan.
Dünyanın çevresinde döndüğü asıl güneş çağların gerçek sahibi gerçek yazıcısı tarihin
bir anda en güçlü hükümdarları yerle bir kılan
en güçlü kumandanları köle en zelil köleleri hükümdar kılan
tutsakları en derin aydınlıkta hür hür olanı en koyu karanlıkta tutsak kılan
hükümsüzü birden bire hükümlüye çeviren
hükümlüyü birden hükümsüz eden.
Geçer akçeleri geçmeze geçmez akçeleri geçere dönüştüren saklı ve gizli el.
Ama güçsüz
çünkü daima ödeyen ve ödenen bedel.
Duyun beni geçmiş ve gelecek zamanların bütün hikâye kahramanı kadınları
ve hikâye kahramanı olmayan kadınları.
Bir ben gibisi olmayacak aranızda
hiçbirinize benzemediğim kadar hiçbiriniz benzemeyeceksiniz bana.
Hepiniz düz yollarda sakin ve güvenli bir yaşamın kollarındasınız
bense derin ve karanlık bir kuyunun başındayım.
Fethedilen değil fethe kalkışan olarak kalacak geçmiş ve gelecek zamanlara adım.
Acım acınızdan
gücüm gücünüzden çünkü çok daha fazla
aşk benim hakkım
aşkın hakkımız olmayanı istemek anlamına geldiğini bildiğimden bu hak ediş
çünkü bu aşk benim yazgım
çünkü kutsal kitaplarda zikredilecek benim adım.
Yükselmek için düşmek arınmak için kirlenmek
çıkmak için batmak lâzım.
Yeniden doğmak için ölmeli insan bir kere
ruh olmak için teni yakmalı kadın
ve suyun serinliğini bilmek için ateşe düşmeli kadın.
Vurucu kavrayıcı ve kuşatan
durmayan koşan
böyle yazılmış benim yazgım
kutsal kitaplarda böyle geçecek adım
yazgıma ben nasıl baş kaldırırım?
Hanım hanımcık ol böyle denecek Leylâ’ya .Ve oda öyle olacak.Çöle düşen Mecnun Leylâ değil.Leylâ ağlamak için bile bahane bulmak zorunda. Ben öyle miyim ya?
Şirin’in bahtına düşen uğrunda dağlar delinen olmak olacak dağları delen değil.Suyu bulmak Ferhâd’ın bahtı.
Aslı en fazla bir âh felekleri tutuştursa da. Açılıp kapanan düğme Aslı boyundan ayağa.Yanıp küle dönmek Kerem’in hakkı olacak.
Ben Aslı gibi miyim ya?
Evli evinde yerli yerinde
bana yazılansa benim alnıma Yûsuf’un gömleğini yırtmak boydan boya
nasıl karşı çıkarım yazgıma?
Adım
ey geçmiş ve gelecek zamanların
dişil ve doğurgan duygusal ve duyarlı
hanım hanımcık durağan
ve çaresiz
ve lekesiz
bütün hikâye kahramanları.
Adım adınızla birlikte anılsa da
dağlar ve ırmaklar arasında
gökler ve yer arasında olduğu kadar mesafe olacak adımla adınız arasında.
Siz yazgınızla iffetli
çaba harcamayacaksınız eteğinizdeki çamuru akıtmaya.
Ben yazgımı yükleneceğim önce
sonra yazgımdan iffet çıkaracağım.
Bu yüzden Yûsuf’un arka tarafından yırtılan gömleğinden
Züleyha’nın önden yırtılan eteğine kadar uzanacak yolum
Adım adım
Aşk benim hakkım!...
NazanBekiroğlu-YusufileZüleyha
23 Ekim 2009 Cuma
uy(u)makistemiyorum!
"Kararsızlık, gelecekle ilgili pişmanlık korkusundan doğan bir zayıflıktır. Dün Senharib' i hastanede ziyaret etmeye niyet etmeden önce kararsızdım.
Odasına girdiğimde, onu kafası beyaz sargılar içinde yatağında gazetesini okurken buldum. Yanında, üzerinde çeşitli alet ve ilaçlar olan bir masa vardı. Ne diyeceğimi bilemeden kapıda durdum. Dilim ona selam vermeye yanaşmıyordu. Bir süre öyle sessizce kalakaldım. Gözlerimdeki samimiyeti ve ona olan acımayı görür ümidiyle yaklaştım. Elimin sanki vücudumdan ayrılmış gibi tokalaşmak için ona doğru uzandığını hissettim. Fakat Senharib, tiksinti ve antipati içinde bana bakınca, elimin hareketine mani oldu. Sonra da yüzünü öte yana çevirdi ve düğmeye bastı. Bir müddet sonra içeriye bir hemşire girdi. Ne ona ne de bana dönemeden 'Bu adam buradan çıksın' dedi. Şaşkın bir halde çıktım. Hala hayretteydim. Acaba kıyafetimden dolayı mı utandı yoksa yüzümden mi? Veya rahatsızlığı arttı da hiç kimse ile görüşmek istemedi mi?
Senharib ne yaparsa yapsın, hakkımda ne düşünürse düşünürsün, onun benim için özel bir yeri var. Çünkü ikimiz de insanların bilmediği bir sırız!..."
MihailNuayme- ArkaşınGünlüğü
22 Ekim 2009 Perşembe
heyhat!
"Garip bir hüzün var içimde bugün
ölümün rengiyle yıkanıyorum
bir yanda boynumu büküyor hayal
bir yanda ateşe gömüldü bahar
her yolun sonunda tıkanıyorum
beni dinlemiyor şimdi aynalar
ruhum bir kamburu taşıyan hamal
parçalanıyorum ve yanıyorum
her umut içinde kanlı bir sürgün
garip bir hüzün var içimde bugün
dünya yıkılmaya mahkummuş meğer
sevda bir çıkmazın içinde yorgun
her kime sunduysam kalbimi,heyhat
hücrelerim dargın,benliğim kırgın
siyah,bir simsiyah düğümmüş hayat
çözdükçe yitirdim duygularımı
ne mavi çekiyor beni,ne beyaz
karanlıklar yuttu uykularımı
kim derdi ki,mutluluk bir pula değer
dünya yıkılmaya mahkummuş meğer!..."
nurullahgenç
20 Ekim 2009 Salı
benmükemmelideğilseniistiyorum!
Bazen yüzüne olabildiğince sert bir yumruk indirmek istiyorum bu küçücük, narin, ama kesik izleriyle dolu ellerimle (yağmur bir süredir onları kıskanmıyor). ama senden asla nefret etmiyorum. bazen cam bardaklar fırlatmak istiyorum beyaz duvarlarına, sana bağırmak istiyorum tüm komşuların meraklarını ani bir patlamayla uyandırıp pencerelere tünemelerine sebep olurcasına; ama senden asla nefret etmiyorum. seninle kavga etmek istiyorum doyasıya, gömleğinin yakasına tırnaklarımı geçirip yırtarcasına, en ufak itişinle dağınık yatağın üzerine yığılırcasına; ama senden bir an bile nefret etmiyorum. olsa olsa, bazen seni kendime biraz uzak buluyorum. ama zaten ben, nefes almak için herkesten biraz daha fazla alana ihtiyaç duyuyorum.
Ama bazen ben, pantolonunun paçasından seni, küçük bir çocuk gibi, hiç bırakmamacasına tutmak istiyorum. güçsüz kemiklerim onları saran kollarının kuvvetiyle ezilsin istiyorum. çift kişilik yatakta yarım kişilik yer kaplayalım istiyorum. soluğumu senin nefesinden alayım istiyorum.senden bir an bile nefret etmiyorum; çünkü zaten ben, hep imkansızı hayal ediyorum. olsa olsa, bazen seni kendime biraz uzak buluyorum!...
18 Ekim 2009 Pazar
eşitdeğildengiz!
16 Ekim 2009 Cuma
bilbakalımyahatice!
14 Ekim 2009 Çarşamba
cervantesemektup
"Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ancak birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gidecekti. Bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbiriyle kucaklaşmak için, herşeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu!..."
sabahattinali- kürkmantolumadonna
13 Ekim 2009 Salı
...
12 Ekim 2009 Pazartesi
letsstart!
11 Ekim 2009 Pazar
bendeözledimbende!
Ne kadar çok aşka intizar eden
Kimi çok seviliyor,kimi yoksun sevgiden
Sen orada ben burda bir şey gelmez elimizden
Sen orada ben burada ben de özledim ben de
Ben de özledim ben de,resmin var şuan elimde
Sana koşmak isterim,derman yok dizlerimde
Canımdasın dilde değil,bu haykırış elde değil
Bırakıpda giden sensin,bunun suçu bende değil
Canımdasın dilde değil,bu haykırış elde değil
Bırakıp da giden sensin,bunun suçu bende değil
Yavrunun anası gibi sevenin sevdası gibi
Derdimin dermanı gibi ben de özledim ben de!!!
ferditayfur-
:)
10 Ekim 2009 Cumartesi
"DüşdeGörDediDüşümdeGördümDüş'tümdeGördümGördümVeDüştüm!..."
"Bu rüya şunun belirtisidir;
uzun gecelerde sayıklayıp durduğun şeyi elde edeceksin… Ama önce, seher çağlarında yanıp yakılacak, gününü karartacak, boynunu ip gibi incelteceksin…Tertemiz unutulanların zekatı gibi varını – yoğunu kendi ellerinle vereceksin…uykundan olacak, başını feda edecek, muma dönecek, gece bu rüyayı gördün, gündüz oldu, uyanıp kalktın ya!…"
Artık güleceksin!..."
Mevlana5 Ekim 2009 Pazartesi
5N1K
3 Ekim 2009 Cumartesi
israfetmesevginimi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)